‘Ein Berliner’ serisi ile çitlerden atlayıp gecenin en aksi saatinde giriş yapıyoruz kulaklarıyla beslenen insanların yaşadığı çiftliğe.
‘Ein Berliner’ serisi ile çitlerden atlayıp gecenin en aksi saatinde giriş yapıyoruz kulaklarıyla beslenen insanların yaşadığı çiftliğe.
‘Ein Berliner’ serisi ile çitlerden atlayıp gecenin en sessiz saatinde bilinenin aksine arka kapıdan giriş yapıyorum kulaklarıyla beslenen insanların yaşadığı çiftliğe.
Şöyle kafamızı kaldırıp baktığımızda son 10 yılda kitleleri peşinden koşturan müzik türlerinin kesişimi bir şekilde elektronik müziği içinde barındırıyor. Her ne kadar geç takip etmemiz ve popülist yaklaşımımızdan dolayı sınırlı ışık altında ilerleyen bir gelişim içinde olsa da ülkemiz toprakları, son yıllarda gelişen booking anlayışı ile ‘kaliteli’ elektronik müziğin tanımına ve ya karşılığına İstanbul gece […]